cvDyX. Vakıa Suresi Okunuşu - Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı ve Fazileti ... Bu süre zenginlik süresi olarak Vakia suresi İslam Subhi videomuzda vakia suresi dinleyerek, vakia suresi arapça ve türkçe meali okuyarak, vakia suresi meali ve, Vakıa Suresi Vakia Suresi Okunuşu ve Meali - vakiasuresi vakia abdurrahmanelussi Vakia suresi Abdurrahman el Ussi türkçe meali ve anlamı videomuzda vakia suresi arapça okunuşu Vakia suresi Fatih Çollak videomuzda vakia suresi dinleyerek, vakia suresi arapça ve türkçe meali okuyarak, vakia suresi meali ve, Türkçe okunuşu İzâ vekâ'âtilvâkiâ. Leyse livâkâtihâ kâzibeh. Hâfidatun rafiâ. İzâ ruccetilardu racce. Big blue izleFrontline commando d day apkSen benden gittin gideli akorJames donkey driver download Vakıa Suresi Vakia Suresi Okunuşu ve Meali - vakiasuresi vakia abdurrahmanelussi Vakia suresi Abdurrahman el Ussi türkçe meali ve anlamı videomuzda vakia suresi arapça okunuşu Vakia suresi Fatih Çollak videomuzda vakia suresi dinleyerek, vakia suresi arapça ve türkçe meali okuyarak, vakia suresi meali ve, Türkçe okunuşu İzâ vekâ'âtilvâkiâ. Leyse livâkâtihâ kâzibeh. Hâfidatun rafiâ. İzâ ruccetilardu racce. Ve bussetilcibâlu besse. Fekânet hebâen munbesse. Vakıa Suresi Türkçe Oku İza ve kaatil vakıah. Leyse li vak'atiha kazibeh. Hafidatun rafiah. İza ruccetil ardu recca. Ve bussetil cibalu bessa. Fe kanet Peki her gün Vakıa Suresi okumanın faziletleri nelerdir? Vakıa Suresi Arapça ve Türkçe okunuşu. İza ruccetilardu racce. Vakıa suresi meali ile Vakıa suresi faziletleri anlaşılabilir, Vakıa suresi fazileti ile Vakia suresi daha iyi anlaşılabilir. İşte Vakıa suresi 18 sep. 2020 VAKIA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU. Bismillahirrahmanirrahim. 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi'tun. 5 dagen geleden Vakıa suresi dinle hızlı okuma. “ vakia suresİ duasi, manasi ve vakia suresİnİ okuma usulÜ ” üzerine 3 düşünce Hatice 16/12/2016, Vakia suresi turkce okunusuVakıa Suresi kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'in 56. suresidir. Vakıa suresi iniş sırasına göre 40. suredir. Mekke'de nazil olan sure Taha suresinden sonra, Şuara suresinden öncedir. 96 ayetten oluşan Vakıa Suresi ayette geçen Vakıa kelimesinden almaktadır. suresidir. Mekke'de nazil olmuştur. Meali, Arapça-Türkçe 23 feb. Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu ve Meali Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi'tun. 4. İz İşte İsra Suresi Arapça okunuşu ve Türkçe meali! iza messekümüd durru fil bahri dalle men ted'une illa iyyah felemma neccaküm ilel berri a'radtüm ve kanel insanü kefura. Tebareke suresi Arapça oku, dinle ve Tebareke suresi hakkında bilinmesi gereken herşey. Mülk sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 30 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen اَلْمُلْكُ mülk kelimesinden alır. تَبَارَكَ tebâreke kelimesiyle başladığı için, Tebareke Suresi diye de isimlendirilmiştir. 19 aug. 2021 Vakıa Suresi İżâ veka'ati-lvâki'atu Leyse livak'atihâ kâżibetun Ḣâfidatun râfi'atun İżâ rucceti-l-ardu raccân Ve busseti-lcibâlu mahkum 11 bölüm full izle sansürsürsüzdemax taksibodrumda villaya yatılı ailefenerin kimle maçı var bugüntransmed şikayet Iddaa sonuçları sorgulamaKo gb satışTubidy searching engineTürkiyepornoYasin suresi ishak danış dinleCry me a sad river türkçe altyazılıTrt geometri konularıPes 2010 türkçe spikerAlacakaranlık şafak vakti 3 ne zaman vizyona girecekGaren online sro
Vakıa Suresi kaç ayettir? Vakıa Suresi ne anlatıyor? Vakıa Suresinin Arapça, Türkçe okunuşu ve meali. Vakıa Suresi’nin fazileti nedir? Vakıa Suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir? Vakıa Suresi Arapça oku, dinle. Vakıa Suresi hakkında bilinmesi gerekenler haberimizde…Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki vâkıa kelimesinden alır. Mushaftaki sıralamada 56, iniş sırasına göre 46. suredir. Abdullah b. Mesud şöyle rivayet ediyor "...Ben Resûlullah'ın Her kim her gece Vâkıa sûresini okursa ona fakirlik dokunmaz» buyurduğunu işitmiştim” der. İbn Hanbel, Fedâilü’s-Sahâbe, II, 726 Vakıa Suresi hakkında metnimizde sizler için hazırladıklarımız Vakıa Suresi Dinle Fatih Çollak Hocaefendi Vakıa Suresi Arapça Oku Vakıa Suresi Oku - Türkçe Vakıa Suresi Meali Vakıa Suresinin Konusu ve Nuzül Sebebi Vakıa Suresinin Fazileti Vakıa Suresi 10 Maddede Ne Anlatıyor? Vakıa Suresi’nin Tefsiri Yasin Suresi, Fetih Suresi, Amme Suresi, Ayetel Kürsi, Amenerrasulü ve Namaz Sureleri VAKIA SURESİ DİNLE - FATİH ÇOLLAK HOCA VAKIA SURESİ OKU - ARAPÇA Vakıa Suresi 1. Sayfa Vakıa Suresi 2. Sayfa Vakıa Suresi 3. Sayfa Vakıa Suresi 4. Sayfa VAKIA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU* *Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir. Bismillahirrahmanirrahim İżâ veka’ati-lvâki’atu Leyse livak’atihâ kâżibetun Ḣâfidatun râfi’atun İżâ rucceti-l-ardu raccân Ve busseti-lcibâlu bessân Fekânet hebâen munbeśśân Ve kuntum ezvâcen śelâśeten Fe-ashâbu-lmeymeneti mâ ashâbu-lmeymeneti Ve ashâbu-lmeş-emeti mâ ashâbu-lmeş-emeti Ve-ssâbikûne-ssâbikûne Ulâ-ike-lmukarrabûne Fî cennâti-nna’îmi Śulletun mine-l-evvelîne Ve kalîlun mine-l-âḣirîne Alâ sururin mevdûnetin Mutteki-îne aleyhâ mutekâbilîne Yatûfu aleyhim vildânun muḣalledûne Bi-ekvâbin ve ebârîka vekesin min ma’înin Lâ yusadde’ûne anhâ velâ yunzifûne Ve fâkihetin mimmâ yeteḣayyerûne Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûne Ve hûrun înun Ke-emśâli-llului-lmeknûni Cezâen bimâ kânû ya’melûne Lâ yesme’ûne fîhâ laġven velâ teśîmân İllâ kîlen selâmen selâmân Ve ashâbu-lyemîni mâ ashâbu-lyemîni Fî sidrin maḣdûdin Ve talhin mendûdin Ve zillin memdûdin Ve mâ-in meskûbin Ve fâkihetin keśîratin Lâ maktû’atin velâ memnû’atin Ve furuşin merfû’atin İnnâ enşenâhunne inşâ-ân Fece’alnâhunne ebkârân Uruben etrâbân Li-ashâbi-lyemîni Śulletun mine-l-evvelîne Ve śulletun mine-l-âḣirîne Ve ashâbu-şşimâli mâ ashâbu-şşimâli Fî semûmin ve hamîmin Ve zillin min yahmûmin Lâ bâridin velâ kerîmin İnnehum kânû kable żâlike mutrafîne Ve kânû yusirrûne alâ-lhinśi-l’azîmi Ve kânû yekûlûne e-iżâ mitnâ ve kunnâ turâben ve ’izâmen e-innâ lemeb’ûśûne Eve âbâunâ-l-evvelûne Kul inne-l-evvelîne vel-âḣirîne Lemecmû’ûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûmin Śumme innekum eyyuhâ-ddâllûne-lmukeżżibûne Leâkilûne min şecerin min zakkûmin Femâli-ûne minhâ-lbutûne Feşâribûne aleyhi mine-lhamîmi Feşâribûne şurbe-lhîmi Hâżâ nuzuluhum yevme-ddîni Nahnu ḣalaknâkum felevlâ tusaddikûne Eferaeytum mâ tumnûne E-entum taḣlukûnehu em nahnu-lḣâlikûne Nahnu kaddernâ beynekumu-lmevte vemâ nahnu bimesbûkîne Alâ en nubeddile emśâlekum ve nunşi-ekum fî mâ lâ ta’lemûne Ve lekad alimtumu-nneş-ete-l-ûlâ felevlâ teżekkerûne Eferaeytum mâ tahruśûne E-entum tezra’ûnehu em nahnu-zzâri’ûne Lev neşâu lece’alnâhu hutâmen fezaltum tefekkehûne İnnâ lemuġramûne Bel nahnu mahrûmûne Eferaeytumu-lmâe-lleżî teşrabûne E-entum enzeltumûhu mine-lmuzni em nahnu-lmunzilûne Lev neşâu ce’alnâhu ucâcen felevlâ teşkurûne Eferaeytumu-nnâra-lletî tûrûne E-entum enşetum şeceratehâ em nahnu-lmunşi-ûne Nahnu ce’alnâhâ teżkiraten ve metâ’an lilmukvîne Fesebbih bismi rabbike-l’azîmi Felâ uksimu bimevâki’i-nnucûmi Ve-innehu lekasemun lev ta’lemûne azîmun İnnehu lekur-ânun kerîmun Fî kitâbin meknûnin Lâ yemessuhu illâ-lmutahherûne Tenzîlun min rabbi-l’âlemîne Efebihâżâ-lhadîśi entum mudhinûne Ve tec’alûne rizkakum ennekum tukeżżibûne Felevlâ iżâ belaġati-lhulkûme Ve entum hîne-iżin tenzurûne Ve nahnu akrabu ileyhi minkum velâkin lâ tubsirûne Felevlâ in kuntum ġayra medînîne Terci’ûnehâ in kuntum sâdikîne Fe-emmâ in kâne mine-lmukarrabîne Feravhun ve rayhânun ve cennetu na’îmin Ve emmâ in kâne min ashâbi-lyemîni Feselâmun leke min ashâbi-lyemîni Ve emmâ in kâne mine-lmukeżżibîne-ddâllîne Fenuzulun min hamîmin Ve tasliyetu cahîmin İnne hâżâ lehuve hakku-lyakîni Fesebbih bismi rabbike-l’azîmi VAKIA SURESİ MEALİ Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… 1. O kaçınılmaz ve önlenemez kıyâmet koptuğu zaman; 2. Artık onun kopmasını yalanlayabilecek hiçbir kimse kalmayacaktır. 3. O, kimini alçaltır, kimini yüceltir. 4. Yer şiddetli bir sarsılışla sarsıldığı, 5. Dağlar parçalanıp darmadağın edildiği, 6. Uçuşan toz zerreleri hâline geldiği zaman… 7. Sizler de üç zümreye ayrılırsınız 8. O “ashâb-ı meymene” ki, ne uğurlu ne mutlu insanlardır o “ashâb-ı meymene!” 9. O “ashâb-ı meş’eme” ki, ne uğursuz ne bedbaht kimselerdir o “ashâb-ı meş’eme!” 10. Üçüncü zümre “sâbikûn”; dünyada hayırlı işlerde öne geçenlerdir ki, onlar âhirette mükâfatda da öne geçeceklerdir. 11. İşte bunlar “mukarrabûn”; Allah’a en yakın kullardır. 12. Nimetlerle dopdolu cennetlerde olacaklardır. 13. Onların çoğu öncekilerden, 14. Birazı da sonrakilerden! 15. Mücevherlerle işlenip süslenmiş ve yan yana dizilmiş tahtlar üzerine kurulurlar. 16. Orada birbirlerine muhabbetle bakarak karşılıklı otururlar. 17. Etraflarında hiç yaşlanmayan gençler hizmet için âdeta pervâne olur; 18. Durmadan çağıldayan pınarlardan doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle… 19. Bu şaraptan ötürü ne başları ağrır, ne de sarhoş olurlar. 20. Beğendikleri türlü türlü meyvelerle… 21. Canlarının çektiği kuş etleriyle… 22. Bir de iri gözlü güzel yüzlü hûriler; 23. Sedeflerinde saklı inciler gibi! 24. Dünyada yaptıkları güzel amellere bir mükâfat olarak. 25. Orada ne bir boş, mânasız laf işitirler, ne de günaha sokacak bir söz. 26. Sadece, “Selâm size ey cennetlikler, selâm!” sözünü duyarlar. 27. O “ashâb-ı yemîn” ki, ne uğurlu ne mutlu insanlardır o “ashâb-ı yemin!” 28. Onlar dikensiz, dalbastı kirazlar, 29. Dolgun salkımlı muzlar, 30. Uzayıp yayılmış gölgeler, 31. Çağlayarak akan sular, 32. Bol bol meyveler arasında yaşarlar. 33. Ki o nimetler ne eksilip tükenir, ne de onlardan esirgenir. 34. Kabartılmış yüksek döşekler üzerine eşleriyle birlikte yaslanırlar. 35. Şüphesiz biz cennet kadınlarını yepyeni bir yaratılışla yarattık. 36. Onları dâimî bâkireler kıldık. 37. Eşlerine karşı sevgi dolu, âşık ve hep aynı yaşta. 38. Bütün bunlar, “ashâb-ı yemîn” içindir. 39. Onların birçoğu öncekilerdendir; 40. Birçoğu da sonrakilerden! 41. O “ashâb-ı şimal” ki, ne uğursuz ne bedbaht kimselerdir o “ashâb-ı şimâl!” 42. Onlar, iliklere işleyen zehirli, kavurucu bir ateş ve son derece kaynar sular içindedirler. 43. Kapkara bir dumanın gölgesindedirler. 44. Bir gölge ki, ne serinlik verir, ne bir hayrı dokunur. 45. Çünkü onlar, dünyadayken hiçbir ahlâkî kaygı taşımadan nimet ve sefahat içinde şımarıyorlardı. 46. En büyük günahı işlemekte ısrar edip duruyorlardı. 47. Ve şöyle diyorlardı “Sahi biz, ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra mı, yani biz o halde iken mi yeni bir yaratılışla tekrar diriltileceğiz? Bu, olacak şey değil!” 48. “Gelip geçmiş atalarımız da mı?” 49. De ki “Hem şu ana kadar yaşayıp gitmiş olanlar, hem de siz ve sizden sonra gelecekler;” 50. “Hepiniz bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka bir araya toplanacaksınız!” 51. Sonra siz ey doğru yoldan sapanlar ve gerçeği yalanlayanlar! 52. O zakkûm ağacının meyvesinden mutlaka yiyeceksiniz. 53. Yiyecek ve karınlarınızı onunla tıka basa dolduracaksınız. 54. Üzerine de o kaynar sudan içeceksiniz. 55. Hem de susuzluk hastalığına yakalanmış develerin suya saldırışı gibi saldırarak içeceksiniz. 56. Onlara hesap gününde verilecek ziyâfet işte budur! 57. Sizi yoktan yaratan biziz. Böyle iken, hâlâ yeniden diriliş gerçeğini tasdik etmeyecek misiniz? 58. Rahimlere akıttığınız meniyi hiç düşünmez misiniz? 59. Onu mükemmel bir insan olarak siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 60. Aranızda ölümü şaşmaz bir plan çerçevesinde takdir eden biziz. Engel olabilecek hiçbir güç yoktur sizi öldürmemize. 61. Öldürüp de, yerinize benzeriniz başka nesiller getirmemize ve bilmediğiniz bir âlemde ve şekilde sizi yeni bir yaratılışla ortaya çıkarmamıza. 62. Aslında siz ilk yaratılışın Allah’ın kudretiyle gerçekleştiğini pekâla biliyorsunuz. O halde bunun üzerinde düşünüp ikinci yaratalışın da mümkün ve kaçınılmaz olduğunu kabullenmeniz gerekmez mi? 63. Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşünmez misiniz? 64. Acaba o ekinleri yeşertip büyüten siz misiniz; yoksa onu yetiştiren biz miyiz? 65. Dileseydik hepsini daha olgunlaşmadan kurumuş çerçöp hâline getirirdik de şaşırıp kalırdınız 66. “Eyvâh, emeklerimiz boşa gitti, çok zarara uğradık.” 67. “Bundan da öte, biz her türlü rızıktan büsbütün mahrum kaldık!” diye feryat ederdiniz. 68. İçtiğiniz suyu hiç düşünmez misiniz? 69. Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz; yoksa onu indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu içilmesi mümkün olmayan tuzlu, acı bir su yapardık. Öyleyse şükretmeniz gerekmez mi? 71. Yakmakta olduğunuz ateşi hiç düşünmez misiniz? 72. Onun ağacını siz mi yaratıp yetiştiriyorsunuz; yoksa onu yaratan biz miyiz? 73. Biz onu hem cehennem ateşi için bir hatırlatma hem de çölde yaşayanlar, yolda bulunanlar, ayrıca ona ihtiyacı olanlar için vazgeçilmez bir nimet kıldık. 74. Öyleyse Yüce Rabbinin ismini tesbih et; O’nun her türlü kusurdan ve ortakları olmaktan çok yüce ve uzak olduğunu söyle! 75. Yıldızların düştüğü yerlere ve peyderpey inen Kur’an’ın her bir bölümüne yemin ederim. 76. Eğer bilirseniz bu gerçekten pek büyük bir yemindir, 77. Şüphesiz o, çok değerli, pek şerefli bir Kur’an’dır. 78. Onun aslı çok iyi korunmuş bir kitaptadır. 79. Tertemiz olanlardan başkası ona dokunamaz. 80. O, Âlemlerin Rabbi tarafından parça parça indirilmektedir. 81. Şimdi siz bu ilâhî kelâmı mı küçümsüyorsunuz? 82. Allah’ın size verdiği bu büyük nimete teşekkür edecek yerde onu yalanlıyorsunuz. 83. Hele can boğaza gelip dayandığında, 84. O vakit can çekişenin yanında bulunan sizler, elinizden bir şey gelmez, sadece çâresizlik içinde seyredersiniz. 85. Biz ona sizden daha yakınızdır, fakat siz göremezsiniz. 86. Eğer siz yeniden diriltilip hesâba çekilmeyecek, ceza görmeyecekseniz; 87. Lutfen çıkmakta olan o canı geri çevirin; eğer iddianızda tutarlı ve doğru iseniz! 88. Eğer ölen kişi “mukarrebûn”dan; Allah’a yaklaştırılmış has kullardan ise, 89. Onu bekleyen sonsuz bir rahatlık ve mutluluk, güzel ve hoş kokulu rızıklar ve nimetlerle dolu cennetlerdir. 90. Eğer o, “ashâb-ı yemin”den; uğurlu ve mutlu kimselerden ise, 91. Melekler ona “Selâm sana, ey ashâb-ı yeminden olan kişi!” derler. 92. Eğer o, Kur’an’ı ve Peygamber’i yalanlayanlardan, doğru yoldan kaymış sapıklardan ise, 93. Onu da bekleyen kaynar sudan bir ziyâfettir. 94. Peşinden de kızgın alevli cehenneme atılacaktır. 95. İşte bu, hakkında en küçük şüphe bulunmayan en kesin gerçeğin tâ kendisidir. 96. Öyleyse, Yüce Rabbinin ismini tesbih et; O’nun her türlü kusurdan ve ortakları olmaktan çok yüce ve uzak olduğunu söyle! VAKIA SURESİ KONUSU - NÜZUL SEBEBİ VE FAZİLETİ Vâkıa Sûresi Konusu Nedir? Kıyâmetin kopuşuyla beraber insanların, sâbikûn, ashâb-ı meymene ve ashâb-ı meş’eme olmak üzere üç gruba ayrılacağı ve bunların âhirette karşılaşacakları iyi ya da kötü neticeler dikkat çekici bir üslup ve tablolarla haber verilir. Allah Teâlâ’nın bunları yapabilecek kudrete sahip olduğunun açık delilleri bildirilir. Kur’an’ın belli vasıfları ve büyük bir nimet olduğu hatırlatıldıktan sonra, kaçınılmaz ölüm gerçeği akılları susturacak ve hisleri donduracak dehşetli yönleriyle dikkatlere sunulur. Başta bahsedilen üç grubun âkıbeti tekrar hülâsa edilerek sûre nihâyete erer. Vâkıa Sûresi Nuzül Sebebi Nedir? Mushaftaki sıralamada elli altıncı, iniş sırasına göre kırk altıncı sûredir. Tâhâ sûresinden sonra, Şuarâ sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sadece 81-82. âyetlerinin Medine’de indiği rivayet edilmiştir; fakat bunların önceki ve sonraki âyetlerle konu ve üslûp açısından bir bütün oluşturması bu rivayetin gerçekliğinde tereddüt uyandırmaktadır Derveze, III, 100. İbn Atıyye de bu sûredeki bazı âyetlerin Medine’de veya bir sefer sırasında indiğine dair rivayetlerin sağlam olmadığını belirtir V, 238. Vâkıa Sûresi Fazileti Nedir? Abdullah b. Mesud ölüm hastalığında ziyaret eden Hz. Osman “- Sana beytülmalden bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?” diye sorar. İbn Mesud buna ihtiyacı olmadığını söyler. Osman “- Senden sonra hiç olmazsa kızlarına kalır” deyince İbn Mesud “- Sen kızlarımı merak etme. Ben onlara her gece Vâkıa sûresini okumalarını öğrettim. Zira ben Resûlullah Her kim her gece Vâkıa sûresini okursa ona fakirlik dokunmaz» buyurduğunu işitmiştim” der. İbn Hanbel, Fedâilü’s-Sahâbe, II, 726 YASİN VE VAKIA SURELERİNİ OKUMANIN FAZİLETİ - VİDEO VAKIA SURESİ NE ANLATIYOR? 1- İnsanın Yaratılışı “Sizi Biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi? Rahime attığınız o nutfeyi gördünüz mü? Bir düşünün! Onu yaratıp insan hâline getiren siz misiniz, yoksa Biz miyiz?” el-Vâkıa, 57-59 Yok kadar bir su zerresinden, son derece girift ve bir o kadar da âhenkle işleyen sistemlerle donatılmış bir insan vücûdunun meydana gelmesi, ne muazzam bir ilâhî sanattır. 2- Ölüm ve Yeniden Dirilme “Aranızda ölümü takdir eden Biz’iz. Ve Biz, irâdemizi gerçekleştirmekten âciz değiliz. Ölümü, sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye takdir ettik.” el-Vâkıa, 60-61 Ölüm gerçeği… Kimse ölümden kaçamaz. Cenâb-ı Hak isterse inkârcıları helâk edip daha iyi bir toplum getiriverir. “Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?” el-Vâkıa, 62 İlk yaratmayı böylesine mükemmel bir şekilde yapan Yüce Allah, insanı tekrar yaratmaya da kâdirdir. Bunun üzerinde tefekkür ederek âhirete ve “basü bade’l-mevt”e, yani ölümden sonra dirilişe hazırlanmak îcâb eder. 3- Tohumlar ve Bitkiler “Ektiğiniz o tohumu gördünüz mü? Şimdi onu bir düşünün! Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. Doğrusu biz çok ziyandayız. Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..» derdiniz.” el-Vâkıa, 63-67 Çevremizdeki ekinlere, ağaçlara, bitkilere ibretle bakarak Allah Teâlâ’nın yaratma sanatını ve nîmetlerini hayranlıkla seyretmeliyiz. Cenâb-ı Hak vermezse insanların gayretleri ve tedbirleri boşa gider, bir ot bile yetişmez. Bir an için etrafımızdaki bütün yeşilliklerin kuru bir çöp hâline geldiğini düşünelim. Hayâtımız bir anda nasıl da kararıverirdi!.. 4- Tatlı Su “Ya o içtiğiniz suyu gördünüz mü? Bir de onu düşünün! Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?” el-Vâkıa, 68-70 Buluttan inen tatlı su, Cenâb-ı Hakk’ın büyük bir ikramıdır. O su acı bir şekilde inse, kimse onu tatlandıramazdı. Veya bir kuraklık olsa, bulutları oluşturup yağmuru indirmeye kim güç yetirebilir ki?!. 5- Ateş “Bir de o tutuşturduğunuz ateşi gördünüz mü? Onu da düşünün! Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz? Biz onu hem ibret için hem de çölden gelip geçenlerin, yolcuların ve muhtaçların istifâdesi için yarattık.” el-Vâkıa, 71-73 Hakîkaten düşünmek gerekir ki hayatta insanlara pek çok faydaları olan ateşi ve onun yakacağı olan ağaçları kim yaratmıştır? Allâh’ın kudretine bakın ki yeşil ağaçtan ateş çıkarıyor!.. Bir de ateşin mâhiyetini düşünelim… Nasıl yanıyor, nasıl yakıyor?!. Çöl yolcuları, gecenin soğuk ve karanlığında ateşe sığınırlar. Ateş, yolcular için vazgeçilmez bir ısınma, aydınlanma ve yemek pişirme vâsıtasıdır. Aslında ateşe bütün insanların ihtiyacı vardır. Ateşsiz yaşamak çok zordur. Dolayısıyla ateş, hem ibretlik bir hâdisedir hem de toprak, su, hava gibi zarûrî bir ihtiyaçtır. Resûlullah şöyle buyurmuştur “Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar Suda, otta ve ateşte.” Ebû Dâvûd, Büyû, 60/3477 Diğer taraftan, dünya ateşine bakarak cehennemi hatırlamalı… Ne kadar ibretliktir ki altımızda mağma tabakası, müthiş bir ateş deryâsı; üstümüzde ise Güneş, muazzam bir alev topu… İki ateş arasında serin ve selâmet bir hayat şartlarını lûtfeden Rabbimize ne kadar şükretsek az!.. Bütün bu nîmetler karşısında insanın Allâh’ı çokça tesbîh etmesi îcâb eder “O hâlde, Yüce Rabbinin ismini tesbîh et yücelt!” el-Vâkıa, 74 – Dilimiz; zikir, Kur’ân ve tebliğle meşgul olarak tesbîh etmeli, – Kalbimiz; duygu derinliği içinde şükredip tesbîh etmeli, – Âzâlarımız; nâfile namazları, oruçları ve hizmetleri artırmak sûretiyle tesbîhe devam etmeli… 6- Yıldızlar veya Vahiyler “Hayır! Yıldızların mevkîlerine yemin ederim ki, bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir.” el-Vâkıa, 75-76 Azamet-i ilâhiyyenin nihâyetsizliği… Cenâb-ı Hak tefekkürümüzü sonsuzluğa yönlendiriyor… Semâ, âdeta bahr-i bî-pâyân / haddi hudûdu olmayan bir okyanus… Bu âyetlerde, yıldızlar görünmez olduktan sonra başlayan seher vakitlerine ve gece ibadetlerine de dikkat çekilmektedir. Yine bu âyet-i kerîmelerde yemin edilen hususlardan bir diğeri de Peygamber Efendimiz’e nâzil olan vahiylerdir. Bunlar ya bir âyet, ya birkaç âyet veya bütün bir sûre olurdu. Her bir vahye de “Necm Yıldız” denilmiştir. 7- Kur’ân-ı Kerîm “Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta Levh-i Mahfûz’da bulunan değerli bir Kur’ân’dır. Ona ancak iyice temizlenenler dokunabilir.” el-Vâkıa, 77-79 Kur’ân-ı Kerîm’e son derece tâzim ve hürmet göstermek îcâb eder. Mushaf’a yapışık olan dış kabına ve cildine bile abdestsiz olarak dokunmak yasaktır. Abdestsiz kişi, elbisesinin yeniyle de Mushaf’ı tutamaz. Ona hürmet ve tâzîmi zedeleyecek tavırlar içinde bulunmak da büyük bir gaflettir. Zira “O, Âlemlerin Rabbi’nden indirilmiştir. Şimdi siz, bu ilâhî kelâmı mı küçümsüyorsunuz? Allâh’ın verdiği rızka bu en büyük nîmete karşı şükrünüzü, onu yalanlamak sûretiyle mi yerine getiriyorsunuz?!” el-Vâkıa, 80-82 Bizlere lûtfedilen en büyük nîmetlerden biri, Kur’ân-ı Kerîm’e muhâtap kılınmış olmaktır. Bu nîmetin şükrü de, onu güzelce idrâk edip muktezâsınca yaşamaktır. 8- Ölüm “Hele can boğaza dayandığı zaman, o vakit siz bakar durursunuz.” el-Vâkıa, 83-84 Kişinin vâdesi dolup emr-i Hak vâkî olduktan sonra onu geri döndürmek için insanoğlunun elinden hiçbir şey gelmez. “Biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz. Mâdemki siz dînin emirlerine boyun eğmiyorsunuz ve cezâ görmeyeceğinizi iddiâ ediyorsunuz, haydi o zaman o canı geri çevirin de görelim! Şâyet iddiânızda doğru iseniz!” el-Vâkıa, 85-87 İşte Allâh’ın kudreti… İşte insanın acziyeti… Bütün insanlık, ister istemez ilâhî takdîre boyun eğecek ve teslim olacak… Hâl-i hayâtında emr-i ilâhîye karşı çıkıp inatla diklenen zorba ve mütekebbirler bile o an hiçbir îtiraz sesi yükseltemeyecek… İdrâki üzerindeki sayısız gaflet perdeleri kalkan insan, kâinattaki asıl hükümranlığın yalnızca Allâh’a ait olduğunu, bütün gerçekliğiyle ancak o an anlayabilecek… 9- Ölen Kişi Üç Hâlden Biri Üzeredir 1 “Fakat ölen kişi Allâh’a yakın olanlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm Cenneti vardır. 2 Eğer o sağdakilerden ise, Ey sağcılardan olan kişi, sana selâm olsun!» denir. 3 Ancak yalanlayıcı sapıklardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır! Ve onun sonu cehenneme atılmaktır.” el-Vâkıa, 88-94 Kâfirler ve günahkâr Müslümanlar, bu kısma dâhildir. “Şüphesiz ki bu anlatılanlar, kesin hakîkatin ta kendisidir.” el-Vâkıa, 95 10- Cenâb-ı Hakk’a İlticâ “Öyleyse haydi azîm olan Rabbinin ismini tenzîh ile an! O’nu tesbîh et ve yücelt!” el-Vâkıa, 96 Kaynak Osman Nuri Topbaş, Kâinat İnsan ve Kur’ân’da Tefekkür, Erkam Yayınları VAKIA SURESİ TEFSİRİ ❂ O kaçınılmaz ve önlenemez kıyâmet koptuğu zaman; اَلْوَاقِعَةُ vâkıa, meydana gelmesi kaçınılmaz olan hâdise, olay demek olup, kıyâmetin isimlerinden biridir. Onun yakın zamanda mutlaka kopacağını belirtir. Belki kopmadan önce onu yalanlayanlar olabilir. Fakat vuku bulduktan sonra artık hiç kimsenin onu yalanlama imkânı kalmayacaktır. Kıyâmetin iki önemli vasfı vardır Alçaltıcı ve yükseltici olması. Buna göre ❂ Kıyâmet kâinatın düzenini bozacak, dünyanın altını üstüne getirecek, yüksek dağları yerle bir edecek, alçak yerleri yükseltecektir. Nitekim 4-6. âyetler bu mânayı teyid etmektedir. ❂ Kıyâmetin bu vasfı insanlar için de geçerlidir. Çünkü o, inkârcıları cehennemin aşağı derekelerine düşürecek, müminleri ise cennetin yukarı derecelerine yükseltecektir. Yine bu müthiş olay, dünyada büyüklenen nice insanları, toplumları alçaltacak, rezil rüsvâ edecek; horlanan veya tevazu gösteren nicelerini de yüceltecektir. Vakıa Suresi tefsirinin Prof. Dr. Ömer Çelik tamamı için tıklayınız... AYETEL KÜRSİ – AMENARRASULÜ – NAMAZ SURELERİ AYETEL KÜRSİ’NİN OKUNUŞU, ANLAMI VE TEFSİRİ AMENERRASULÜ’NÜN OKUNUŞU, ARAPÇASI VE FAZİLETİ NAMAZ SURELERİNİN SIRASI İLE OKUNUŞU AMME SURESİ ARAPÇA TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ İslam ve İhsan
SÛRE MEAL LiSTESi Karşılaştır Vâkıa Sûresi 1 1,2,3. Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır. اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ ﴿١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 2 1,2,3. Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır. لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ ﴿٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 3 1,2,3. Kıyamet koptuğunda kimini alçaltacak ve kimini yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır. Karşılaştır Vâkıa Sûresi 4 4,5,6,7. Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجًّاۙ ﴿٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 5 4,5,6,7. Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّاۙ ﴿٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 6 4,5,6,7. Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثًّاۙ ﴿٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 7 4,5,6,7. Ey insanlar! Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp da toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz. وَكُنْتُمْ اَزْوَاجًا ثَلٰثَةًۜ ﴿٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 8 İyi işler işlediklerini belirtmek için, amel defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara! فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ ﴿٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 9 Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara! وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ ﴿٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 10 İyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır. وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ ﴿١٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 11 11,12. Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır. اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ ﴿١١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 12 11,12. Naim cennetlerinde Allah'a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır. ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ ﴿١٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 13 13,14. Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿١٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 14 13,14. Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿١٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 15 15,16. Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar. عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ ﴿١٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 16 15,16. Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar. مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ ﴿١٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 17 17,18,19,20,21. Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ ﴿١٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 18 17,18,19,20,21. Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ ﴿١٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 19 17,18,19,20,21. Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ ﴿١٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 20 17,18,19,20,21. Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ ﴿٢٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 21 17,18,19,20,21. Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ ﴿٢١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 22 22,23,24. İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. Karşılaştır Vâkıa Sûresi 23 22,23,24. İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ ﴿٢٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 24 22,23,24. İşlediklerine karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٢٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 25 Sadece selama karşılık selam sözü işitirler. لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا تَأْث۪يمًاۙ ﴿٢٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 26 Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara! اِلَّا ق۪يلًا سَلَامًا سَلَامًا ﴿٢٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 27 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ ﴿٢٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 28 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ ﴿٢٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 29 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. Karşılaştır Vâkıa Sûresi 30 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. Karşılaştır Vâkıa Sûresi 31 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. Karşılaştır Vâkıa Sûresi 32 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ ﴿٣٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 33 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ ﴿٣٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 34 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ ﴿٣٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 35 35,36,37,38. Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ ﴿٣٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 36 35,36,37,38. Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَارًاۙ ﴿٣٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 37 35,36,37,38. Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. Karşılaştır Vâkıa Sûresi 38 35,36,37,38. Biz ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır; onları bakire, eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta kılmışızdır. لِاَصْحَابِ الْيَم۪ينِۜ۟ ﴿٣٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 39 39,40. Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿٣٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 40 39,40. Bunların bir kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir. وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿٤٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 41 Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara! وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ ﴿٤١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 42 42,43,44. İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ ﴿٤٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 43 42,43,44. İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ ﴿٤٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 44 42,43,44. İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ ﴿٤٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 45 45,46. Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı. اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ ﴿٤٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 46 45,46. Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı. وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ ﴿٤٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 47 Şöyle söylerlerdi "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?" وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ ﴿٤٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 48 "Önce gelip geçmiş babalarımız da mı?" اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ ﴿٤٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 49 49,50. De ki "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır." قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ ﴿٤٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 50 49,50. De ki "Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır." لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ ﴿٥٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 51 Sonra, siz ey sapıklar, yalanlayanlar! ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ ﴿٥١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 52 Doğrusu bir zakkum ağacından yiyeceksiniz. لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ ﴿٥٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 53 Karınlarınızı onunla dolduracaksınız; فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ ﴿٥٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 54 Onun üzerine kaynar su içeceksiniz; فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ ﴿٥٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 55 Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz; فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ ﴿٥٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 56 İşte onlara, ceza günü sunulacak konukluk budur. هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ ﴿٥٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 57 Sizi yaratan Biziz; hala tasdik etmez misiniz? نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟ ﴿٥٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 58 58,59. Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız? اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ ﴿٥٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 59 58,59. Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız? ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ ﴿٥٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 60 60,61. Ölümü aranızda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldırıp benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediğiniz şekilde var etmeyi dilesek kimse önümüze geçemez. نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ ﴿٦٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 61 60,61. Ölümü aranızda Biz tayin ettik; sizi ortadan kaldırıp benzerlerinizi yerinize getirmeyi, sizi bilmediğiniz şekilde var etmeyi dilesek kimse önümüze geçemez. عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿٦١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 62 And olsun ki, ilk yaratmayı bilirsiniz, yine de düşünmez misiniz? وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ ﴿٦٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 63 63,64. Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz? اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ ﴿٦٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 64 63,64. Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz? ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ ﴿٦٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 65 65,66,67. Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ ﴿٦٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 66 65,66,67. Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ ﴿٦٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 67 65,66,67. Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ﴿٦٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 68 68,69. Söyleyin; içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz? اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ ﴿٦٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 69 68,69. Söyleyin; içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz yoksa onu Biz mi indiririz? ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ ﴿٦٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 70 Dileseydik onu acılaştırırdık; hala şükretmez misiniz? لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ﴿٧٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 71 71,72. Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ ﴿٧١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 72 71,72. Söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu Biz mi var ederiz? ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ ﴿٧٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 73 Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık. نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْو۪ينَۚ ﴿٧٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 74 Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et. فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟ ﴿٧٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 75 75,76. Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz! فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِۙ ﴿٧٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 76 75,76. Hayır; yıldızların yerleri üzerine yemin ederim; ki bunun ne büyük yemin olduğunu bir bilseniz! وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ ﴿٧٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 77 77,78,79,80. Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ ﴿٧٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 78 77,78,79,80. Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ ﴿٧٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 79 77,78,79,80. Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ ﴿٧٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 80 77,78,79,80. Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan Kuranı Kerim'dir. تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٨٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 81 Siz bu sözü mü hor görüyorsunuz? اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ ﴿٨١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 82 Rızkınıza şükredeceğiniz yere onu vereni mi yalanlıyorsunuz? وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٨٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 83 83,84,85. Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz. فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ ﴿٨٣﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 84 83,84,85. Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz. وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ ﴿٨٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 85 83,84,85. Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz. وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ ﴿٨٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 86 86,87. Siz dirilip yaptıklarınıza karşılık görmeyecekseniz ve eğer bu sözünüzde samimi iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize! فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ ﴿٨٦﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 87 86,87. Siz dirilip yaptıklarınıza karşılık görmeyecekseniz ve eğer bu sözünüzde samimi iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirsenize! تَرْجِعُونَهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٨٧﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 88 88,89. Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur. فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿٨٨﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 89 88,89. Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur. فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ ﴿٨٩﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 90 Eğer defteri sağdan verilenlerden ise, وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ ﴿٩٠﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 91 "Ey sağcılardan olan kişi, sana selam olsun!" denir. فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ ﴿٩١﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 92 Eğer, sapık yalancılardan ise, وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ ﴿٩٢﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 93 Ona kaynar sudan konukluk sunulur. فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ ﴿٩٣﴾ وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ ﴿٩٤﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 95 Doğrusu kesin gerçek budur. اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ ﴿٩٥﴾ Karşılaştır Vâkıa Sûresi 96 Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et. فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ ﴿٩٦﴾
Vakıa Suresi Latince Okunuşu Ve Türkçe Meali - İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. 3. Hafıdatun … Vakia Suresi Meali Vâkıa sûresi Mekke'de nâzil olmuştur. 96 âyettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara Vakıa duası olarak da adlandırılan vakıa suresi Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu, meali, tefsiri ve faziletleri hakkında ayrıntılı bilgilere aşağıdan Vakıa Suresi Arapça ve Türkçe okunuşu, anlamı ve faziletleri gibi konular için yazımızın devamını okuyabilirsiniz. Vodafone yurtdışı kullanıma açmaMerlin türkçe dublaj izle roketTerra pizza bandırmaHər halda sevgi həmişə yalanlarla doludurPtt esenler şöbəsiMalatya yeşil sinema bilet fiyatlarıDj suki 25 thg 6, 2021 Vakıa suresi meali ile Vakıa suresi faziletleri anlaşılabilir, Vakıa suresi fazileti ile Vakia suresi daha iyi anlaşılabilir. İşte Vakıa suresi Vâkıa Suresi, Vâkıa suresinin anlamı, yazılışı, Türkçe okunuşu ve sesli dinle Vâkıa Suresi, Vâkıa suresinin anlamı, yazılışı, Türkçe okunuşu ve sesli dinle Vâkıa 1 Mealleri Karşılaştır İzâ ve kaatil vâkıah vâkıatu. بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ Vakıa suresinin iniş nedeni nedir? Vakıa suresinin Nüzul Sebebi-1. Ahmed bin Hanbel ve İbni Ebî Hatem’in içinde tanınmayan ravilerin de bulunduğu bir senedle rivayet … Vakıa suresinin 40 gün boyunca 40 kez okunması fakirliği def etmek için birebirdir. 40 gün boyunca aksatmadan 40 kez Vakıa Suresi okuyan kişilere Allah’u Teâla helal rızık nasip eder. Türkçe Anlamı Ektiğinizi gördünüz mü? Vakia … Vakıa suresinin sırrıHacetlerin çabuk olması,rızık zenginliği 1 thg 3, 2022 Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'den şöyle işitmiştim 'Her kim her gece Vakıa Suresini okursa ona fakirlik dokunmaz.'" Hud Suresi gibi vakıya suresinin mahalialisi sağcı demekdır anlaya bildiğim Türkçe tevsirini okurken ve anlamaya çalışırken , Bu Vakıa Suresindeki olayları anlam itibarıyla , beyaz perdeye bir Mücahit düşünen bir Müslüman çıksa, Ömer Muhtar Filimi, Hz. BEN VAKIA … Fizilal-il Kuran Ve öncüler, hep önden gidenler. Hasan Basri Çantay Hayır yarışlarında tâ öne geçib kazananlar a gelince onlar orada da öncüdürler. İbni Kesir Önde olanlar da … Vâkıa Suresi, Vâkıa suresinin anlamı, yazılışı, Türkçe ... Vakia nedir? Vakia sözlük anlamı ve Vakia hakkında bilgi kaynağı. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca ve birçok dilde anlamı. Vakia TDK sözlük. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki vâkıa kelimesinden alır. Mushaftaki sıralamada 56, iniş sırasına göre 46. suredir. Gerçekleşen, meydana gelen anlamına gelen Vakıa, Kur'an'da kıyamet anlamında kullanılmıştır. Toplam 96 ayetten oluşan sure, Ta-Ha Suresi'nden sonra, … Vakıa suresinin manası 1. Kıyamet koptuğunda. Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu. 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi'tun. 4. İza ruccetil'ardu reccen. Vakia ne demek? Vakia nedir? Vakia sözlük anlamı ve Vakia hakkında bilgi kaynağı. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca ve birçok dilde anlamı. Vakia TDK sözlük. Vakıa Suresi anlamı Türkçe ve Arapça okunuşu ve fazileti. Vakıa Suresi ile ilgili peygamber efendimizden bir çok rivayet vardır. En çok dikkat çekeni ise fakirlik … 15 thg 8, 2019 Ne yazık ki, Vakıa suresinin okuyanları fakirlikten kurtarıp sözcüğe “mübalâğa” anlamı katması sebebiyle kullanıldığı da ileri VAKIA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU, ANLAMI, ARAPÇA YAZILIŞI VE ÖNEMİ Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elvâkı'a” kelimesinden 5 thg 10, 2020 Vakıa Suresi Anlamı. Mekke döneminde nazil olan Vakıa Suresi meali itibarı ile daha çok kıyamet günü hakkındaki konulardan bahseder. Kıyamet Vâkia sûresinin meali, Arapça ve Türkçe okunuşu. Mekke'de inmiştir 96 doksanaltı âyettir. Adını ilk âyetinde geçen ve kıyamet olayını ifade eden vâkıa kelimesinden … dilimizi korumak ve yüceltmek için bir şiirs nəticələricorpus sigorta anlaşmalı servislerrüyada haşlanmış mısır görmekinstagram bot pulsuzkorunum yasası Ağıllı çay kuboku oyunlarıŞrift saytlarıKırmızı civa gram fiyatıQəlbin sahibi nə deməkdirArk ölməzlik koduYeni adana stadion havaTrojan atı addım-addım rəsm
VÂKIA Suresi okunuşu ve türkçe meali56 - VÂKIABismillahirrahmanirrahim 1. İza veka'atilvaki'atu. 2. Leyse livak'atiha kazibetun. 3. Hafıdatun rafi'tun. 4. İza ruccetil'ardu reccen. 5. Ve bussetilcibalu bessen. 6. Ve fekanet hebaen munbessen. 7. Ve kuntum ezvacen selaseten. 8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti. 9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti. 10. Vessabikunessabikune. 11. Ulaikelmukarrabune. 12. Fiy cennatin na'ıymi. 13. Sulletun minel'evveliyne. 14. Ve kaliylun minel'ahıriyne. 15. 'ala sururin medunetun. 16. Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne. 17. Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune. 18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin. 19. La yusadda'une 'anha ve la yunzifune. 20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune. 21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune. 22. Ve hurun 'ıynun. 23. Keemsalillu'luilmeknuni. 24. Cezaen bima kanu ya'melune. 25. La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen. 26. İlla kıylen selamen selamen. 27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni. 28. Fiy sidrin mahdudin. 29. Ve talhın mendudin. 30. Ve zıllin memdudin. 31. Ve main meskubin. 32. Ve fakihetin kesiyretin. 33. La maktu'atin ve la memnu'atin. 34. Ve furuşin merfu'atin. 35. İnna enşe'nahunne inşaen. 36. Fece'alnahunne ebkaren. 37. 'Uruben etraben. 38. Liashabilyemiyni. 39. Sulletun minel'evveliyne. 40. Ve sulletun minelahiriyne. 41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali. 42. Fiy semumin ve hamiymin. 43. Ve zıllin min yahmumin. 44. La baridin ve la keriymin. 45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne. 46. Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi. 47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune. 48. Eve abaunel'evvelune. 49. Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne. 50. Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin. 51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune. 52. Leakilune min şecerin min zakkumin. 53. Femaliune minhelbutune. 54. Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi. 55. Feşaribune şurbelhiymi. 56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni. 57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune. 58. Efereeytum ma tumnune. 59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune. 60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne. 61. 'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune. 62. Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune. 63. Efereeytum ma tahrusune. 64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une. 65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune. 66. İnna lemuğremune. 67. Bel nahnu mahrumune. 68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune. 69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune. 70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune. 71. Efereeytumunnarelletiy turune. 72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune. 73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne. 74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi. 75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi. 76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun. 77. İnnehu lekur'anun keriymun. 78. Fiy kitamin meknunin. 79. Lya yemessuhu illelmutahherune. 80. Tenziylun min rabbil'alemiyne. 81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune. 82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune. 83. Felevla iza beleğatilhulkume. 84. Ve entum hıyneizin tenzurune. 85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune. 86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne. 87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne. 88. Feemma in kane minelmukarrebiyne. 89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin. 90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni. 91. Feselamun leke min ashabilyemiyni. 92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne. 93. Fenuzulun min hamiymin. 94. Ve tasliyetu cahıymin. 95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni. 96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi. Vakıa Suresi Türkçe MealiBismillahirrahmânirrahîm Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen 1, 2. Kesin gerçekleşecek olan Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. 3, 4, 5, 6, 7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, kimini yükseltir, kimini alçaltır. 8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! 9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! 10, 11. İman ve amelde öne geçenler ise Ahirette de öne geçenlerdir. İşte onlar Allah'a yaklaştırılmış kimselerdir. 12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler. 13, 14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. 15, 16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 17, 18, 19, 20, 21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 22, 23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. 24. Bütün bunlar işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak verilir. 25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. 26. Sadece "selam!", "selam!" sözünü işitirler. 27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34. Onlar, dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. 35. Biz onları hurileri yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. 39, 40. Bunların birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir. 41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! 42, 43, 44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.. 45. Çünkü onlar, bundan önce dünyada varlık içinde sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. 46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. 47. Diyorlardı ki "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?" 48. "Evvelki atalarımız da mı?" 49, 50. De ki "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır." 51, 52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka cehennemde bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. 53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. 54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. 55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. 56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. 57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? 58. Attığınız o meniye ne dersiniz?! 59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? 60, 61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. Bu konuda bizim önümüze geçilmez. 62. Andolsun, birinci yaratılışınızı biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! 64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz 66. "Muhakkak biz çok ziyandayız!" 67. "Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!" 68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?! 69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. 71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! 72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? 73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. 74. O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et yücelt. 75, 76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- 77. O, elbette değerli bir Kur'an'dır. 78. Korunmuş bir kitaptadır. 79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. 80. Âlemlerin Rabb'inden indirilmedir. 81, 82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah'ın verdiği rızka O'nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? 83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! 84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. 85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. 86, 87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! 88, 89. Fakat ölen kişi Allah'a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. 90, 91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir. 92, 93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. 94. Bir de cehenneme atılma vardır. 95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir. 96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. Linkback
vakıa suresi latince okunuşu ve türkçe meali