Akıllı Tahtayı kim icat etti. Akıllı tahta 1991 yılında David Martin ve Nancy Knowlton tarafından icat edildi. SMART Technologies şirketi bünysinde üretilen akıllı tahtalar, kullanıcıların veri girişini
Gözleri güneş ışığından korumayı amaçlayan ilk güneş gözlükleri ise 1929’da ABD’li Sam Foster tarafından geliştirildi. Foster’ın icat ettiği güneş gözlükleri Hollywood film yıldızları ve müzisyenler tarafından kullanıldı ve kısa sürede popüler hâle geldi.
Peki bu çok yaygın kullanılan kâğıdı kim icat etti? Milattan sonra 105 yılının Antik Çin Uygarlığı 'nda, imparatorun emrindeki harem ağalarından biri olan Cai Lun, ağır bambu çubuklarını boğaların çektiği yük arabasıyla taşımakla görevlidir. Günlerden bir gün boğa tökezler ve gönderilen tüm belgeler yere
UmGaTpD. Kağıt parayı ilk kim buldu, kağıt parayı kim icat etti Para ister madeni ister kağıt olsun insanlık tarihine damgasını vuran en önemli icatlardan bir tanesi. İlk paranın Lidyalılar tarafından bulunduğunu ise bilmeyen yok gibi. Kağıdın icadından öce değerli metallerden deniz kabuklarına kadar her şey para üretmek için kullanılan malzemeler arasındadır. Lidyalılar VII. yüzyılda ilk madeni parayı icat ederek tarihe isimlerini kazıdılar. Tarihteki ilk büyük darphane ise Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul Simkeşhane’de kuruldu. 118 yılında Çinliler deri para kullanmışlardır. İlk kağıt paranın icadı ve basılması ise 17. yüzyılda karşımıza çıkmaktadır. 1694 yılında ABD ve İngiltere tarafından basılan ilk kağıt para İngiliz Merkez Bankası ve diğer dünya bankalarının kurulması ile birlikte yaygınlaşmıştır. Osmanlı Devleti’nde ilk kağıt paralar ise Tanzimat Döneminde kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı’da ilk kağıt para Abdülmecit tarafından 1840 yılında bastırıldı. Bu kağıtlar bir paradan çok hisse senedine benziyordu. “Kaime-i Nakdıye-i Mutebere” adıyla bastırılan bu paralar, ” para yerine geçen kağıt” anlamına geliyordu. Osmanlı’da matbaada para basma işlemi ilk defa 1842 yılında başladı. Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı sırasında 160 milyon liradan fazla para bastı. Bu paralar geçerliliğini 1927 yılının sonuna kadar korudu. Kağıt Paranın İcadı Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.
Oluşturulma Tarihi Eylül 25, 2020 1740En keyifli ve en sağlıklı ulaşım aracı olarak öne çıkan bisiklet, aynı zamanda günümüzde eğlence amaçlı yoğun olarak değerlendirilmektedir. İki tekerlekli ve hafif yapısı ile kolay kullanım imkanı sağlayan bu ulaşım aracının kim tarafından ve ne zaman bulunduğuna dair internetten çok sık araştırma yapılıyor. Peki, bisikleti kim buldu ve icat etti? Bisiklet ne zaman bulundu? İşte bilinmesi olarak farklı tarihlerde icat edilmiş olan bisiklet, zaman içerisinde daha da gelişerek günümüze kadar ulaştı. Hala dünyanın en önemli ulaşım araçları arasında yer alıyor. Ayrıca insan için sağlıklı bir araç olmasının yanı sıra, küçükten büyüğe her insanın keyifle kullandığı taşıtlardan biridir. İcadının her ne kadar 13. yy’e dayandığı bilinse bile bu konuda tam olarak kesin bilgiler bulunmamaktadır. Bisikleti Kim Buldu? Bisiklet 19. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Fakat böyle bir araç İlk çıktığında vites ya da pedalı bulunmuyordu. Bu araca binen kişi sadece ayaklarıyla iterek kullanmaktaydı. Daha sonra 1839 yılında İskoç Macmillan daha gelişmiş ve bisiklete benzeyen bir araç icat etti. Bu araç içerisinde ön ve arka tekerleklerde yer alan ve salınan bir sistem bulunuyordu. 1861 yılında ise Fransız Pierre Michaux ve oğlu günümüze kullandığımız bisiklete benzer bir araç tasarladı. Bisiklet Ne Zaman Bulundu? Bisiklet her ne kadar 19. yüzyılın başlarından bu yana birçok kişi tarafından tasarlanmış olsa bile, zincir ve dişleri olan, günümüzde kullandığımız bisiklet 1884 yılında Lavson tarafından icat edildi.
Ayna, ışığın yüzde 100’e yakın bir kısmını düzgün olarak yansıtan cilalı yüzeylere denir. Günlük hayatta çok sık kullandığımız aynalar, önceleri metal bir yüzeyin parlatılmasıyla elde edilirken, günümüzde ise gümüş takviyesi kullanılarak elde edilmektedir. İnsanlık tarihinin en önemli icatlarından biri olan aynalar, evlerde, ofislerde, restoranlarda ve birçok mekanda dekoratif amaçlarla kullanıldığı gibi tepegöz cihazlarında, projeksiyonlarda, periskoplarda, güvenlik tedbirlerinin alındığı bazı yerlerde taşıtların altını aramak amacıyla farklı alanlarda da yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ayna, ilk zamanlar yüzeyi iyice parlatılmış düz metal levhalardan yapılmış, sonraki dönemler de bir yüzü çok ince bir metal katmanıyla kaplanmış cam levhalardan yapılmıştır. Aynanın ışığı yansıtarak görüntü vermesini sağlayan bu metal kaplamaya sır’ adı verilmiştir. Metaller, çok kolay şekillendirilip, cilalanabilirler. Ayrıca dayanıklı olmaları ve yüzeylerinin rahatlıkla pürüzsüz hale getirilebilmeleri nedeniyle çok eskiden beri ayna yapımında kullanılmaktadırlar. Aynalar, çeşitli süreçlerden geçerek günümüze kadar ulaşmışlardır. İcadı çok eski zamanlara giden ve görüntüyü aksettiren ilk aynalar, yaklaşık 4 bin yıl kadar önce Ortadoğu ve İtalya’nın kuzeyinde yanardağ lavlarının parlak artıklarının cilalanmasıyla yapılmıştır. 14. yüzyılda Venedik’te gümüşleme yöntemi ile ayna yapma tekniği geliştirilmiştir. Venedikliler gümüşleme yöntemi ile cam bir tabakanın arka yüzeyine cıva sürerek ayna yapmayı başarmışlardır. Özellikle kadınlar bu cam parçasına büyük ilgi göstermişler ve ellerinden hiç düşürmemişlerdir. Günümüzde sadece üç yüzyıl öncesine kadar Avrupa’da cam eşya ve özellikle de ayna yapımının sırrına sahip tek ülke Venedik’tir. Venedikliler bu sırrı büyük bir özenle saklamışlardır. Hatta Murano adasına kurdukları ayna ve cam eşya fabrikalarına cam ustalarından başka hiç kimsenin girmesine izin vermemişlerdir. Milattan önceki zamanlarda Romalılar, Yunanlılar, Mısırlılar ve Etrüsklerin bronz ya da daha değerli olan gümüş el aynaları kullanıldıkları bilinmektedir. 14. yüzyılda Almanya’nın Nürnberg kentinde, asıldıkları odanın içinde bulunan her şeyi yansıtan dışbükey aynalar yapılmıştır. Dışbükey aynalar, cam ustaları tarafından üfleme yöntemiyle oluşturulan cam kürelerin ortadan ikiye bölündükten sonra iç kısımlarını ince bir cıva tabakasıyla kaplanması sonucunda elde edilmiştir. Venediklilerin ayna yapımında kullandıkları yöntem 19. yüzyılda yerini başka bir yönetme bırakmıştır. 1835 yılında Alman kimyager Justus yon Liebig tarafından, günümüzde ayna yapmak için kullanılan yeni yöntemin temelleri atılmıştır. Bu yöntem ile gümüşnitratın özel bir yöntemle cama tatbik edilerek, içindeki gümüşün cama yapışması sağlanıyordu. Bu işlemin sonucunda da net görüntü veren aynalar elde edilmiştir. Gümüş nitrat, cam yüzeye sıvanırken ayrıştırmak için Rochelle tuzu ya da şeker kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan aynalar ise 1903 yılında Emil Bloch tarafından geliştirilmiştir. Bloch, düz camı altın folyo ya da gümüş ile kaplayarak modern anlamda ilk aynayı elde etmiştir. Anadolu’da Obsidyenden Yapılan Aynalar Aynanın Anadolu’da ki tarihi 6000 yılına kadar uzanmaktadır. Anadolu’daki ilk ayna ve dünyanın en eski aynası arkeolog J. Mellaart tarafından Çatalhöyük’te bulunan obsidyen aynalardır. Obsidyen, volkanik patlamalar sonucunda lavların soğumasıyla oluşur. Az sayıda ülkede bulunan obsidyeni Anadolu’da; Nemrut Dağı, Hasan Dağı, Ağrı Dağı, Sarıkamış, İkizdere ve Kars civarında bulunmaktadır. Anadolu, binlerce yıl boyunca işlenmiş obsidyen ihraç etmiştir. 6000’de, obsidyenin bir yüzeyi parlatılarak yapılan ayna Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndedir. Ayrıca obsidyen ayna örnekleri ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Tarih boyunca çeşitli isimlerle adlandırılan aynaya Uygurlar közgü’ adını vermişlerdir. Bunun yanı sıra Anadolu’da aynaya; yüzgörgüsü, yüzgörgü, bakanak, bakar, gözgör, gözgeç, bakbakı, gözünke, kılıklık gibi isimler verilmiştir. Ayna ÇeşitleriDüz AynalarYansıtma işlevini gören yüzeyleri düz olan aynalardır. Bu aynalara ışık ışınları düzgün olarak yansır. Cisimlerin aynada oluşan görünümleri cisimlerden çıkarak aynada yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği yerde oluşur. Düz aynada görüntü sanaldır. Görüntü ile ayna arasındaki mesafe cisimle ayna arasındaki mesafeye eşittir. Düz aynalar, tepegöz cihazlarında, projeksiyonlarda, periskoplarda, kuaförlerde ve bazı binaların camlarında yalıtım amacıyla kullanılmaktadır. Küresel Aynalar Küresel aynalar, tümsek ayna ve çukur ayna olmak üzere 2’ye ayrılır. Tümsek Ayna Yansıtıcı yüzeyi tümsek olan aynalardır. Her zaman ayna ile odak arasında olan görüntü cisimden küçük, düz ve zahiridir. Tümsek aynalar gelen ışıkları dağıtabilme ve görüntüleri küçültebilme özelliğine sahiptirler. Tümsek aynalar genellikle taşıtlarda dikiz aynası olarak ve bazı kavşaklarda görülmeyecek noktaları görebilmek amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca güvenlik tedbirlerinin alındığı bazı yerlerde taşıtların altını aramak için de tümsek aynalar kullanılmaktadır. Çukur Ayna Çukur aynalar, merkezin dış kısmındaki cismin görüntüsünü, merkez ve odak arasında tutarak cisimden küçük, gerçek ve ters görüntü verirler. Cisim merkezdeyken görüntüsü de merkezde, boyu cismin boyuna eşit, gerçek ve terstir. Cisim merkez ile odak arasındayken görüntü merkezin dışında, cisimden büyük, ters ve gerçektir. Cisim odak ile ayna arasında ise görüntü, aynanın arkasında cisimden büyük, düz ve zahiri bir görüntüdür. Parabolik Aynalar Yansıtıcı yüzeyleri parabolik olan aynalardır. Düşük genleşmeye sahip cam ve pyrex maddelerinden yapılan parabolik aynalar, görüntünün daha net olması için ince olarak tasarlanmaktadır. Özel bir şekle sahip bu aynalar, enerjinin tek bir noktaya odaklanması için tasarlanmıştır. Otomobil farlarında ve fenerlerde geri yansıtıcı olarak da kullanılmaktadır. Dünya Olimpiyat Oyunları’nda, olimpiyat meşalesi, güneş ışığından büyük parabolik aynalar yardımıyla tutuşturulmaktadır.
ilk biyonik kulağı kim icat etti